Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin ikinci kez karşılaştığı Süper Kupa finalinden galip çıkan taraf yine Fenerbahçe oldu bu akşam. Türkiye Kupası finalisti olarak Süper Kupa maçına çıkması bana göre pek mantıklı olmasa da bu akşam maçı kazanan taraftılar ve kupanın yanında bir tebriği de hak ediyorlar. Aslına bakarsanız maçın bir derbi karşılaşması olması dışında sezon öncesi hazırlık karşılaşmalarından biri olarak değerlendirilmesi gerektiği kanısındayım. İki takım da henüz form tutma ve takım kimliğini oturtma evresindeler, çok büyük anlamlar çıkarmanın gerçekçi olmayacak pek. Yine de iki takım hakkında bazı soru işaretlerimizin kısmen yanıt bulduğunu söylemek mümkün. Bunlara bakalım biraz.
Beşiktaş’ın bu düzeni kağıt üstünde iyi gibi görünse de geçtiğimiz sezondan kalma kötü alışkanlıklarının devam ettiğini söylemek mümkün. Golü yedikten sonra pas trafiğini tamamen kaybettiler ve Fenerbahçe’nin insafına kaldılar. İkinci golün gelmesi de bu yüzden zaten. Sivok’un elle topa atlayışı acemice bir hareketti ve maçı Fenerbahçe’ye o dakikada teslim etti Beşiktaş. Geri dönüş için reaksiyon dahi veremediler. Beşiktaş adına düşünülmesi gereken en temel nokta buydu.
Fenerbahçe geçtiğimiz sezondan biraz daha sert bir takım olma çabasında ki Daum’un getiriliş amacı buydu zaten. Bu sertliği sağlaması için bir defansif orta saha ve sol kanat transfer edildi. Cristian’ı açıkçası tam çözebilmiş değilim, kafamdaki soru işareti devam ediyor o anlamda. Andre Santos spiker tarafından pek beğenilmediyse de yararlı bir oyuncu olacağının sinyallerini verdi, özellikle arkası dönük top kontrollerini çok beğendim. Uğur Boral gibi istikrarsız bir kanat oyuncusundan sonra o bölgeyi kapatabilecek bir oyuncu transfer etmiş Fenerbahçe. Beklentileri yine de çok yüksek tutmamak lazım, sonuçta Türkiye ligi o kadar kolay uyum sağlanabilecek bir lig değil, özellikle Güney Amerika’dan geliyorsanız. İki oyuncuyu da en az üç-dört kez ciddi maçlarda izlemek gerek somut bir kanaat oluşturabilmek için.
Maça dönelim tekrar. Fenerbahçe kimlik değiştirmeye çalıştıran bir takım olsa da kadronun büyük ölçüde aynı olması geçen seneki oyun karakterinin hala silinmediğini gösteriyor. Ne diyorduk geçen sene Fenerbahçe için, oyunun kontrolünü yalnızca kendine denk takımlara karşı öne geçtikten sonra alabiliyor, oyunu bu anlarda domine edebiliyor. Bu maçta da bu karakterini ortaya net bir biçimde koydu ve gelen penaltı golünden sonra sürklase etti. Nihat’ın frikiğinde penaltı düdüğü Fenerbahçe’nin aleyhine de çalınabilirdi ama futbolun kendisi bu zaten, saha içinde sadece futbolcular yok, tek değişken topun peşindeki 22 kişi değil. O yüzden sonuca takılmadan ortadaki oyuna bakmak gerek…